Merhaba sayfama hos geldin !!!!!
Merhaba, burada benimle ilgili kisabilgilere ulasabilirsiniz, isinize yarayacak programlar ve kucuk ip uclarindan da yararlanbilirsiniz.
My
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ -------------------
------------------
------------
---------
-------------------------------------------------------------------------------------------------------page.
KORKU YOK
Uzak diyarlardan birinde bir ülkede, yemyesil tepelerin arasında,
kısın
bembeyaz bir kar örtüsü ile,
baharda
rengarenk kir çiçekleri ile kaplanan
bir vadi vardı.
Ortasından küçük bir ırmagın geçtigi bu vadi
"Büyülü Vadi"
olarak anılırdı.
Ona bu adı veren ise, vadideki ilginç bir dükkan ile, bu dükkanda yasananlardı.
Ünü ülkenin dört bir yanına yayılmıs olan dükkanın
adı "Büyü Dükkanı" idi.
Her yerde oldugu gibi bu dükkanda da almak
istediginiz seyin bir bedeli vardı. Bu bedelin ne olacagı,
dükkan sahibiyle yaptıgınız pazarlık sonucunda ortaya çıkardı. Ancak,
Büyü Dükkanı'nda maddi bedellerin hiç bir hükmü yoktu.
Bazı müsteriler birseye sahip olmak için
denebilecek tek bedelin para olabilecegi düsüncesiyle,
cepleri kabarık gelirlerdi.
Oysa burada yapılan pazarlıklar, günlük yasamdakilerden biraz farklı olur ve pek çok müsteriyi sasırtırdı.
Kıs mevsiminin bu soguk gününde epeyce üsümüs,yorgun düsmüs olmalıydı.
Kapının önüne gelinceye kadar,gözlerini hiç ayırmadan izledi onu.
iyice kulak kabarttı.
Üç basamakla çıkılan, ahsap zeminli verandadaki ayak seslerini ve onlara eslik eden gıcırtıyı duymaktan çok hoslanırdı.
Bekledigi
kisinin ayak sesleri ikinci basamakta kesildi. Müsteri çalmadan, kapıyı açmamayı prensip edinmisti yasli adam.
Çünkü, hemen herkes o kapının önünde
durup, bir kez daha düsünürdü. Kapiyi çalmaktan vazgeçip dönenler, az da olsa olmustu.
O gün de aynı seyi yaptı. Sonunda kapı çalındı.
"Ününüzü duyunca çok uzaklardan kalkıp geldim buraya... istedigim seyi, bir tek sizin dukkanınızda bulabilecegimi söylediler. Karsılıgında ne isterseniz
vermeye hazırım."
"Istediginiz seyin ne oldugunu ögrenebilir miyim?"
"Bakın, ben elli bes yasındayım. Yani yolun yarısını geceli çok oldu.
Söylemeye dilim varmıyor ama yolun sonuna yaklastım galiba. Bu gerçege
tahammülüm yok. Ben bugüne kadarki hayatimi geri istiyorum. Mümkün mü?"
"Elbette mümkün. Biliyorsunuz, dükkanımda her sey mevcut.
Ancak tam olarak
ne istediginizi anlayabilmem için, bana geri istediginiz hayatinizi biraz
anlatabilir misiniz?"
Dükkan sahibinin sordugu soru, müsteriyi iç dünyasına döndürmüstü. Gözünün
önünden gecen sahnelerin kendi yasamına ait oldugunu kabul etmek için kendini zorluyordu.
Bütün görüntüler, bir kargasa ve telas içinde
birbirlerine karısarak geçip gittiler ve geride yalnızca ıssız bir hüzün
bıraktılar.
Hüznünün yüzüne yansımasına engel olamayan müsteri, yaslı satıcının sorusu karsısında ancak sunları söyleyebildi:
"Geçmis yasamımda birçok hata yaptım. Bunlar için pismanlık duyuyorum...
Yanlıs kararlar verdim, kayıplara ugradım. Zamanı hovardaca harcadım.
Bir gün bir de baktım ki,
hayat yanımdan geçip gidiyor.
Panige kapıldım ve bir çare aramaya basladım.
Dostlarımla konusmayı denedim. Beni teselli edip
derdimi unutturmaya calısanlar da oldu, yardım etmeye calısanlar da.
Ama
hiçbiri kar etmedi.
Kendimi çok mutsuz hissediyordum.
Derken, bir gün birisi
bana sizden ve Büyü Dükkanı'ndan söz etti. Bunu duyar duymaz sanki içimde bir ısık yandı.
Büyük bir umutla hemen yollara düsüp size geldim. Kendimi
çok çaresiz hissediyorum. Lütfen elli bes yılımı bana geri verin."
"Yani, siz pismanlık duydugunuz hayatinizi yeniden yasamak mi istiyorsunuz?"
"Elbette hayır. Söylemek istedigim bu degil.
Ben yalnızca kaybettigim yıllarımı geri istiyorum. Eger bir sansım daha olursa aynı hataları
tekrarlamayacagım."
"Herhalde bunu çok istiyorsunuz."
"Evet, hem de her seyimi verecek kadar."
"Peki, benim size verecegim elli bes yılın karsılıgında siz bana ne verebilirsiniz?"
"Ne isterseniz?"
"Sanki bunun için herseyden vazgecmeye hazır gibisiniz."
"Hiç kuskunuz olmasın. Su anda sahip oldugum herseyden vazgeçebilirim. Yeter ki geride bıraktıgım yıllarımı bana geri verin."
Yaslı adam, ellerini sakallarında dolastırırken,kendini sallanan koltugunun
devinimlerine bırakmıstı.
Bir süre düsündü. Müsterisinin, sabırsızlıkla,
pazarlıgın bitmesini beklediginden emindi. Büyü dükkanına gelen kisiler,
genellikle bir an önce istediklerini alıp gitmek için acele ederlerdi.
Bu nedenle, yasli adam,pazarlıgın basındaki düsünce yolculuklarında yalnız kalırdı.
Su anda da, sessizligin yalnızca kendi isine yaradıgını biliyordu.
Koltugu ile birlikte öne dogru egilerek müsterisinin gözlerinin içine baktı ve agır agır konusmaya basladı:
"Beyefendi, her ne kadar siz elli bes yıl karsılıgında bana herseyinizi vermeye hazir olsanız da, ben sizden bir tek sey isteyecegim."
"Dileyin benden ne dilerseniz."
"Belleginizi..."
"Anlamadım?"
"Belleginizi dedim... Elli bes yılın yasantısını içinde barındıran belleginizi istiyorum."
"Ah evet anladım. Ilginç bir bedel...
Kabul ediyorum. Tamam alın bellegimi."
"Emin misiniz?"
"Neden olmayayım? Elli bes yıl kazanacagım."
"Belleginizi, içindeki her seyle birlikte bu dükkanda bırakıp gideceksiniz. Elli bes yılın tek bir anını hatırlamayacaksınız. Buraya neden
geldiginizi bile..."
"Daha iyi ya! Her seye yeniden baslayacagım. Zaten gecmisi hatırlamak istemiyorum ki!"
"O halde, korkarım elli bes yıl sonra buraya tekrar gelirsiniz. Tabii o zaman benim yerime, bir baskası size yardımcı olur."
"Hayır hayır... Emin olun ki, su dakika bellegimi size bırakıp elli bes yılımı geri alacagım ve dükkanınızı, bir daha dönmemek üzere terk edecegim.
Ve yine söz veriyorum, su ana kadar yaptıgım hataların hiç birini tekrar etmeyecegim."
"Isterseniz baska sözler vermeyin. Çünkü, az sonra, belleginizle birlikte bütün hepsini burada bırakıp gideceksiniz."
Yasli adamın son sözleri, müsterinin duraklamasına neden olmustu.
Bu sözlerin anlamını kavrayabilmek için birkaç saniye düsünmek zorunda kaldı.
"Nasıl yani? Buradan çıktıgımda hiçbir sey hatırlamayacak mıyım? Sizinle konustuklarımızı bile, öyle mi?"
...............................
"Yani hiçbir seyi mi? Buraya neden geldigimi, sizin kim oldugunuzu ve hatta...!"
"Ne yazik ki!"
Yaslı adam,
su anda pazarlıgın sonuna geldiklerini hissediyordu.
Karsısında oturan müsterinin yüzünde gördügü aydınlanma, pazarlık sahnelerinin en hoslandıgı görüntüsüydü. Son sözleri müsterisinin
söylemesini istedigi için bir süre sessiz kaldı ve bekledi.
Bu seferki sessizligin, müsterisinin isine yaradıgından emindi.
Onun aydınlanan yüzünün ortasında parlayan gözbebekleri,
yaslı satıcı için,
sessizligin içinden çıkacak sesli bir coskunun habercisi gibiydi.
Gercekten de, konusmaya
baslayan müsterisi onu
yanıltmadı :
"Sanırım ne demek istediginizi simdi anlıyorum. Eger ellibes yılın bedeli bu ise, pes ediyorum.
Bellegimden vazgecemem.
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Bir kadının, çok istedigi bir tokayı, saçları karsılıgında satın almasına...
Çok ilginç bir insansınız. Bana, Büyü Dükkanı'ndan almak istedigimden çok farklı bir seyle çıkacagımı söylemislerdi de inanmamıstım.
Ben, bugüne kadar ki yasamımı almak için gelmistim, ancak bugünden sonraki
yasamımı alıp gidiyorum. Size tesekkür ederim."
"Bir sey degil. Güzel bir pazarlıktı. Hosçakalın."
Yasli adam, müsterisini gözden kaybolana dek gülümseyerek izlerken,
aklından Santayana'nın bir sözü geçiyordu:
"Geçmisi hatırlamayanlar, onu bir kez daha yasamak zorunda kalırlar."
DOST BİRİKTİRMEK !
Dostluk nedir? Herhalde bir gösteriş, birine, ayni cinse, kadınsan erkege
erkeksen kadına karşı kendini beğendirme çabası, bir moda, bir gelgeç ruh hali değil...
Sempati..
İlgi..
Baglılık..
Yüceltme..
Taçlandırma...
Sorumluluk duyma..
Yürekten algılama..
Bakıslarla anlasma..
Ses tonuyla destek verme..
Kesintisiz iliÅŸki..
Kayıp olmaz, yitmez.
Yoktan var olmaz bir duygu.
Bunların hepsi biraraya gelip,
zaman içinde gıdım gıdım birikerek
dostluÄŸun
çimentosunu oluşturuyor.
Gazetelerde okuyoruz. TV'lerde seyrediyoruz. Sagda solda konuşmalarda adı geçiyor :
Güzel yemek yeme dostu.. Edebiyat dostu.. Türk Sanat Müzigi dostu.. Çocukların dostu.. Halkın dostu.. Dostluklar nasıl oluşuyor?
Unuttuk..
Bu hızlı kent hayatı..
Dostluk duygusunu..
Aklımızdan aldı..
Yüregimizden çaldı.
Nasrettin Hoca bir Cuma günü camide cemaate namaz kıldırmak üzere ezan
okunsun diye bekliyormuÅŸ. Bir adam gelmiÅŸ.
"Hocam" demiÅŸ!
"EÅŸeÄŸimi yitirdim..."
Hoca da adama; "Åu namazı kıldıralım, senin eÅŸeÄŸin çaresine bakarız" DemiÅŸ.
Hoca namazı kıldırmış, vaazını vermiş ve cemaate dönmüş :
"İçinizde hiçbir dostuyla bir bardak çay içip saatlerce konusmamis,
dostuyla sekiz saatlik yürüyüşe çıkıp hiç konuşmadığı halde sıkılmadan
yürüyüşünü tamamlamamış ve komşunun kızına kem gözle baktı diye dost bildiği arkadaşını arkadaşlıktan silmiş biri var mı?" diye sormuş.
Arka sıralarda saf tutmuş, sümsük tipli biri parmağını
kaldırıp, "Ben varım Hocam.." demiş. Hoca eşeğini yitiren adama dönmüş,
"Al bu adamı git, bundan büyük eşek olur mu? Yitirdiğin eseğin yerine
kullanırsın" demiş.
Dostun yoksa... Eşekten farkın ne?
Ölümsüz düşünür Sokrates'e görencileri sormuş: Dostluk nedir?
Sokrates de onlara su yanıtı vermiş;
"Çocukluğumdan beri arzuladığım bir şey vardır.
Kimi insan atları olsun ister, kimi insan köpekleri... Kimisi altını,
kimisi de şanı şerefi ;
bense bir dostum olsun isterim..."
İnsan biriktiren yaratık ...
San şöhret biriktiriyor...
Süper zenginse boğazda villa biriktiriyor.
Tablo biriktiriyor.
Repoda para kasalarda naftalin kokulu döviz, antika biriktiriyor.
Gençse plak, kaset, cd biriktiriyor. Yorgun bir ihtiyarsa namaz niyaz biriktiriyor.
Bazıları da Kuledibi'nde Çukurcuma'ya, Üsküdar'da Eskiciler Çarsısı'na,
Unkapanı'nda Horhor'a gidip; antika lambalar, cam siseler, eski koltuklar,
tesbihler, tombaklar biriktiriyor.
Alimse kitap biriktiriyor.
Cahilse kin biriktiriyor...
Dost biriktirmeyi içimizde kaç kişi deniyor?
Evet kabul ediyorum, insan birçok kişiyle beraber mükemmel dost olamaz,
tıpkı aynı zamanda birçok kişiye aşık olamayacağı gibi...
Fakat cinnete düştük.
Dost biriktirmeyi unuttuk.
YAZILARI DUZELTICEZ HABERIM VAR
resimlere bakmak istersen buraya tiklaman yeterli
|
RACING
Yukaridaki motor ZX9R KAWASAKI 183 bg lik bir makinadir saateki hizi 300 km/s, 147 bg guc ureten 900 luk bir motora sahiptir 0 dan 100 km yaklasik 3 sn cikar su anda bunu ustune baska motor yok. Benimde tercihim zx9r dogal olarak :))
SORF
Bunun hizini bilmiyorum ayrintilarini sonra yazicam ama ben Mistral kullandigima gore iyidir herhalde.
bana ulasmak istersen TIKLA |